Şehir hayatının olağan koşuşturmacası arasında hangimiz durup düşünmedik: İşi gücü bırakıp sahil kasabasına mı yerleşsem diye… Hep aklımızda dilimizde hayallerimizde bu var öyle değil mi? İşte size hayallerin gerçek olduğu yerlerden biri Cunda Adası…
Ege’nin en güzel tatil beldelerinden biri olan Ayvalık’ta gizlenmiş bir saklı bahçe.1924 Nüfus mübadelesinden sonra Giritli Türklerin yerleştirildiği Rumca konuşan ataların güzelleştirdiği Türk adası.
Kurtuluş Savaşında Yunan Ordusuna teslim olmayan ve emre başkaldırarak kurtuluşa giden yolda cesaretle duran Yarbay Ali Çetinkaya anısına ithafen Alibey Adası adıyla da anılan bu şirin toprak parçası vatan mücadelesinin ilk kıvılcımlarını da içinde barındırmakta.
Adaya, Ayvalıktan, Dolap Boğazı mevkiinde bulunan ilk boğaz köprüsünden geçerek ulaşabilirsiniz. Adanın içinde ulaşım için arabaya pek ihtiyacınız olmayacak, hemen her yer yürüyüş mesafesinde. Ancak adanın tüm koylarını, plajlarını görmeyi hedefliyorsanız, şehir merkezine girmeden istediğiniz her yere kolayca ulaşabilirsiniz.Yaz aylarında nüfusun neredeyse on katına çıktığı adada adım atacak yer bulabilirseniz tabi:)
Ayvalık’tan adaya girerken, adanın içine sapmadan ilk görülecek yer Aşıklar Tepesi’dir. Bu tepe Ayvalık’ın 22 adasını, eşsiz gün batımını ve Cunda’nın en güzel manzaralarını size sunmakta. Burada bulunan Agios Yannis Kilisesi, hali hazırda kafe olarak kullanılan yel değirmeni ve tarihi kütüphane kültürel anlamda Cunda’yı anlamayı sağlayan, geçmişin ne kadar renkli olduğuna sizi inandıracak büyülü bir mekan sunuyor. Burada fotoğraf çekip, manzaraya nazır kafelerde oturabilirsiniz. Agios Yannis Kilisesi halen Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı faal bir kilisedir. Kütüphane de bu anlamda son 10 yılda geliştirilmiş ve güncellenmiştir. Adanın ve çevresinin tarihi zenginliğini yansıtmaktadır. Okuma aşkıyla tanınan emekli büyükelçi Necdet Kent ve eşinin anısına ithaf edilmiş olan kütüphane Koç Ailesi’nin desteğiyle ayakta durmaktadır. Zira Koç Ailesi’nin özel olarak müze haline getirdikleri Taksiyarhis Kilisesi halen endüstri ve mühendislik eserlerine ev sahipliği yapan önemli bir müzedir.
Cunda sokaklarında dolaşırken insanı yüzlerce yıl geriye götüren, burada kimler yaşıyordu, eskiden nasıl bir yerdi diyerek hayaller kurduran rengarenk, cıvıl cıvıl Cunda evlerine hayran kalmamak imkansız. Daracık sokaklardan adeta tarih ve kültür fışkırıyor. Korunması gereken kültür varlıkları olarak üzerinde sit kararı bulunan bu evler, küçük, şirin butik oteller olarak varlıklarını sürdürüyor. Bence Cunda’da konaklamanın en nostaljik şekli de bu butik otel ve pansiyonlar.
Özellikle bulunduğu coğrafya gereği Rumların yerleşik olduğu Cunda ve çevre adalarda, rum-ortodoks nüfusun fazlalığı nedeniyle çok önemli manastır ve kiliseler bulunmakta. Her ne kadar artık kilise olarak kullanılmıyor olsalar da bölgenin tarihine ışık tutan, mimari özelliklerini belirleyen bu yapılar görülmeye değer. En önemlilerini saymak gerekirse, yukarıda bahsettiğim müze olarak kullanılan Taksiyarhis Kilisesi’nden başka ada merkezinde bulunan Agia Triyada Kilisesi, Pateriça Koyu’nda yer alan Ayışığı Manastırı ve Güvercin Adası’nın denizle ulaşılan izole noktasında tamamen yıkılmış bulunan Kızlar Manastırı sayılabilir. Şehir merkezine yürürken Patriça yolundaki Ekşi Çeşmenin solundaki yoldan yarım saatlik yürüyüş mesafesindeki Çamlı Manastırı da ayaktadır. Ayışığı Manastırı adanın kuzeyinde en uç noktada bulunan Pateriça Koyunda kurulmuştur. Çevresi duvarlarla örülü olan, içinde kilisesi de bulunan bu manastır, evvelce özel mülkün içinde kaldığından bakımlı ve iyi durumda iken, Osmanlı’dan kalan mülkün sahibinin ölümünden sonra tarih yağmacılarının saldırılarına maruz kalmış, tahrip edilmiştir. Halen zeytinlikler arasında duran bu tarihi eser, kim bilir ne sırlar barındırmaktadır. Bunlar gibi daha onlarca manastıra ev sahipliği yapan Cunda tarih meraklılarının görmesi gereken bir öneme sahip. Ayvalık’ın 22 adasında da bu ve buna benzer manastırlar bulunmaktadır.
Ada denizseverler için tam bir cennet, dört yanı denizlerle çevrili bu adanın en çok rağbet gören plajları adanın Midilli karşında yer alan bölümünde bulunuyor. Ada Camping olarak kapatılmış bu mekan, günübirlikçilere hemen hemen aradıkları tüm imkanları sunan tam bir tesis. Cunda’nın eski yol mevkinden giderek ulaşabileceğiniz Arkadeniz Plajı da genellikle adanın sabit sakinleri tarafından tercih edilen sakin bir plaj. Aynı bölgede yer alan Patricia ve Çataktepe Plajları da temiz, berrak suyu ve kum örtüsüyle oldukça güzel. Şehrin içinden çıkmak istemeyenler içinse Cunda plajı ve Duba plajı hizmet veriyor. Gittiğiniz plaj hangisi olursa olsun adanın masmavi serin suları sizi koynuna çağırıyor.
Adanın en ilgi çeken çevre adalarından biri Tımarhane Adası. Bu ada eski çağlarda cezalandırılan kişilerin gönderildiği ve cezalandırıldığı; ayrıca akıl hastalarının kapatıldığı bir ada imiş. İnsanı korku filmi efektiyle sarsan bu ada, fırtınalı günlerde çığlık sesleri getirirmiş. Adayı ziyaret edecek olursanız göreceğiniz kayalar da rüzgarla ilginç şekiller almış. Kimi taşlaşmış insana kimi bir tarih öncesi canavara benzetilebiliyor. Hayal gücünüzü bir sınayın derim:)
Cunda merkezde gezerken geçtiğiniz sahil şeridi Mevlana Caddesi olarak anılıyor. Bu yolda sırayla her zevke uygun yeme içme ağırlıklı mekanlar yer almakta.
Cunda sahil şeridinde dikkat çeken en eski yapı Taş Kahve’dir. Bu yapının ne zamandan beri var olduğunu sormayın, çünkü her kafadan ayrı efsane çıkıyor. Onun yerine mekanın resmi internet sayfasında yazan tarihçesini okuduğumda mekanın Giritli Hüseyin Bey tarafından kurulduğu yazıyor. Mübadele sonucu Cunda’ya yerleşmek isteyen Hüseyin Bey, bunu yapamadan ölünce oğlu babasının mirasını devralmış, babasının Girit’te kapattığı kahvesinin aynısını Cunda’ya açmış. Binanın yüksek tavanından sarkan avizesi, rengarenk vitraylarla süslü pencereleri ışığın her tonunu gözlerinize dibek kahvesi eşliğinde ikram ediyor. Mekanın ev yapımı limonatası da oldukça güzel. Manzarası ise saatleri öldürmeye değer. Kahvenizi içerken ege usulü lokmanız da Lokma İmparatoru’ndan. Ayrıca yine aynı hizada bulunan dondurmacılarda kavuniçi dondurma keyfi de yapabilirsiniz. Biraz pahalı olduğunu kabul etmeliyim ama lezzet bir harika, şiddetle tavsiye edilir.
Yine Cunda sahilde yürürken caddenin en doğusunda bulunan yıkık haldeki Despot Evi’ni görebilirsiniz. Yerel halkın Yunan Despota hediye ettiği altınlarla, despot bu evi yaptırır; ancak 1877 baskınında despot evinde öldürülür, içindeki hazine değerinde altın ve gümüşler de yağmalanır. Eski yıllarda Hükümet Binası olarak da kullanılan bu yapı artık yıkılmaya yüz tutmuş.
Cunda çarşısı da olmazsa olmaz duraklardan. Sevdiklerimize alacağımız yel değirmeni resimli magnetler, ev yapımı zeytinyağlı sabunlar, türlü el işi çeyizlikler çarşıyı süslüyor. Çarşıda seyyar satıcılar dışında oldukça fazla sayıda antikacı da var. Satılan ürünlerin antika değerini bilemem ama çarşının bu dükkanları oldukça rağbet görüyor. Pazarlara meraklı bir kişiyseniz Cunda pazarı Perşembe günleri kuruluyor. Bölgenin en temel geçim kaynağı olan hakiki ve enfes zeytinyağlarını birinci elden uygun fiyata buradan alabilirsiniz. Ayrıca tam anlamıyla ot uzmanı olan yerel halkın danışmanlığında hangi otun neye iyi geldiğini öğrenebilir, otlu gözlemelerle damaklarınızı şenlendirebilirsiniz.
Gelelim gezip görüp acıkan midelerimizi damak çatlatan Girit mutfağı ile tanıştırmaya. Adanın her yerine dağılmış birbirinden nezih ve kaliteli restorantlar balık, meze ve salataya doyuruyor. 150 çeşitten fazla Girit mezesi çeşitliliği insanı şok etse de, rakının vazgeçilmez yareni balık kendi denizinden çıkıp Cunda turistinin tabağına özenle getiriliyor. Her zevke hitap eden mekanlar sahil şeridinde dizi dizi sıralanıyor. İsterseniz salaş mekanlarda, isterseniz turistik lüks lokantalarda ada lezzetlerini tadabilirsiniz.
Adada yapacağınız tatilde, mutlaka tekne turu yapın. Çünkü adanın bazı koylarına ve çevredeki diğer adalara yapılan bu turlarda gördüğünüz doğal ve tarihi güzellikler Cunda’ya olan hayranlığınızı artıracak, bundan eminim. Ayrıca pasaportunuz varsa Midilli adasına yapılan günübirlik feribot seferlerine katılabilir, bu sayede Yunan adalarının da keyfini çıkarabilirsiniz. Cunda tüm güzellikleriyle çağırıyor, bu sese kulak verin ve kendinizi ödüllendirin 🙂