Geçen hafta sizlere anlatmış olduğum İlk Adımı Atmaktan Korkmayın meselesinden sonra ilk buluşmalar hakkında birkaç tüyo vereceğim. Umarım sizde de işe yarar.
İlk buluşma öncesinde yaşanan hisler oldukça tuhaftır. Önce mutlu olursunuz. Yüzünüzü anlamsız bir tebessüm kaplar ve hayalinizde o buluşmayı canlandırırsınız. Bu güzel mutluluğun ardından bir heyecan gelir insana. Ne yapacağınızı bilemezsiniz önceleri. Telaşla kıyafetleri denemeye başlarsınız. Tüm hazırlıklar bitti ve artık hoşlandığınız kişinin gözlerine de hitap etmeye hazırsınız demektir. Evden çıkarken son bir kez aynaya baktınız ve tamam, mükemmel görünüyorsunuz. Peki ya akşam boyunca uzun sessizlikler olursa ne yapacaksınız?
Merak etmeyin, insanın tüylerini diken diken eden ve ne yapacağınızı bilmediğiniz bu sessizliği bende çok iyi biliyorum. Öyle tuhaf bir hal alıyorsunuz ki, biraz anlatmak istiyorum. Ne yiyeceğinize/içeceğinize karar verdikten sonra bile hala menüye bakmaya devam ediyorsunuz. Politikaya veya üzücü konulara girmeden yeni bir sohbet konusu açmaya çalışıyorsunuz… Sessizliği bir an önce bitirmek isterken, gereksiz espriler veya anılar anlatmakta cabası. Eğer nelerden bahsedeceğinizi bilmiyor ve kaygınızı kimseye göstermek istemiyorsanız, önerilerimi uygulayarak muhabbetin akşam boyunca akıp gitmesini sağlayabilirsiniz.
İşte yapmanız gerekenler;
1- Tabi ki buluşmadan önce onun sosyal medya hesaplarında gezindiniz ve onun hakkında küçükte olsa birkaç fikre sahip oldunuz. Ama o sizin için hala bir yabancı, bunu unutmayın. Biraz yakınlık sağlamak için karşınızdaki hakkında birkaç sayımda bulunarak ona soru sorun. Hatta sosyal medyalardan edindiğiniz bilgiler doğrultusunda onunla bir ortak nokta bulun. Tabi bunu yaparken, onu araştırdığınızı belli etmemelisiniz.
2- Karşınızdaki kişiyi mutlaka dinleyin. İlk buluşmanın gerginliğine kapılıp, kafanızda başka sorularla dolu olmasın. Kendinizi karşınızdaki insana teslim edin ve onun ağzından çıkan her sözü dinleyin. Bir sonraki maddemizde bu işinize yarayacak.
3- Papağan gibi olun. Bu benim sık sık uyguladığım ve işe yarayan bir teknik. (adı komik ama etkili) Bir önceki maddede dediğimiz gibi öncelikle karşınızdaki insanı dikkatlice dinleyin. Laf arasında size birkaç ipucu verecektir. O ipucuyu yakaladığınız zaman, muhabbetin uzamaması imkansız olacak. Örnek vermek gerekirsek; karşınızdaki kişi size şöyle bir anı anlatıyor ” Geçen gün balkonda müzik dinlerken, çiçekleri suluyordum. Elim saksıya çarptı ve aşağı düştü. Tam o sırada oradan biri geçiyordu ve….” diye bir anısını anlattı. Buradan iki tane soru çıkartıp soru sorabilir ve muhabbeti uzatıp, sessizlik olmasını önleyebilirsiniz. 1. soru; Müzik dinliyorum demiştin, ne tarz müzik dinliyorsun? Cümlenin başındaki “müzik dinliyorum demiştin” cümlesi onu dinlediğinizi ve sözlerine önem verdiğinizi gösterir. 2. soru; Balkonda çiçek yetiştiriyordunuz. Çiçekleri sever misin? Hangi tür çiçeklere bakıyorsun? gibi sorular ile muhabbeti uzatabilirsiniz.
4- Ne söylemeniz gerektiğini bilmiyorsanız, klasik yönteme başvurun. Zekice sorularla onun nelerden hoşlanıp, hoşlanmadığını sorun. Sonuçta onu tanımak için oradasınız. Yalnız bu soruların çok kişisel veya hassas olmamasına dikkat edin.
5- Kendinizi kaptırıp etrafınızdaki ve çevrenizde olanları görmezden gelmeyin. Yani hem ilginizi karşınızdaki insana verin ama bunu abartmayın, hem de etrafınızdakileri gözlemleyin (bunu da abartmayın). Yani yan masadaki kadının komik kahkahası yada yan masanızda oturanların ilginç muhabbetleri. Bu tarz çevrenizdeki olup biten hareketlilikleri, sizin de kahkaha dolu sohbetler etmenizi sağlayacaktır.
6- Ne söyledikleriniz kadar nasıl söylediğinizin de o kadar önemli olduğunu unutmayın. Öz güvenli ve kendinden emin bir insan sadece ilk buluşmalarda değil, her yerde daha başarılıdır. Ağzınızdan çıkanları fark etmeseniz de beden dilinizle tamamlarsınız. Üstelik, içten gelen bir gülümsemenin gücüyle her kapı açılabilir. Mesela, siz hiç kollarını göğsünde kavuşturmuş donuk ifadeli birinin “Seni Seviyorum” dediğini gördünüz mü?
Ben de görmedim. Yine de buluştuğunuz kişi de bir ışık görün ya da görmeyin, yeni bir insanı tanımak her zaman eğlenceli. Sonuçta birkaç saatliğine de olsa bambaşka birinin dünyasına misafir oluyorsunuz. Tadını çıkarmak en iyisi.