Yunanca adı evrensel dilde lezbiyen olan Lesvos yani Midilli ‘den bahsetmek istiyorum size. Midilli adı, adanın merkezi olan Midilli’den (Mytilíni) türetilmiştir. Başka Ege adalarının aksine yoğunlukla ormanlık olduğundan, adaya zümrüt yakıştırması yapılmıştır.
Midilli, Türkiye’ye yakınlığı nedeniyle Türk turistlerin de sıkça tercih ettikleri bir ada. Ayvalık’tan ve Dikili’den kalkan feribotlarla kolayca ulaşabileceğiniz bir yer. Feribotla adaya ulaştıktan sonra liman çevresinde bulunan araba kiralama acentelerinden araç kiralayabilirsiniz. Fiyatlar Türkiye’den çok farklı değil, 45-50 euro civarında değişiyor.
Adaya indiğiniz yer merkez olan Midilli şehri. Bu şehir bildiğiniz diğer Ege tatil beldelerine çok benziyor. Sahil şeridinde kafe ve barlar, salaş lokantalar sırasıyla boy gösteriyor. Ara sokaklar ise cıvıl cıvıl çarşı pazar. Hediyelik eşyalar, özellikle aktarlar dikkati çekiyor. Yunan halkının şifalı otlara olan düşkünlüğü malum. Otlardan da çok iyi anladıkları kesin. Çarşının canlılığı bir anda içine alsa da sizi aldanmayın; rahatına düşkün Yunan halkı saat 14.00 ile 17.30 arası siestaya çekilir ve ortalıkta in cin top oynar hale gelir. Bu saatleri lezzetli bir yemek yemekle geçirebilir, denizin tadını çıkarabilirsiniz. Siesta bittikten sonra ise sokaklara dökülen insanlar gece geç saatlere kadar mekanları doldurur ve doyasıya eğlenirler. İçki içmeyi de eğlenmeyi de bilen ve seven insanlar Yunanlılar.
Midilli’ye geldik nereleri gezelim, neleri görelim diye merak ettiyseniz Midilli turu başlıyor. Tüm turistler gibi siz de ilk olarak alışveriş diyorsanız sahil şeridinin hemen arkasında sahile paralel uzanan Ermou caddesini yukarı aşağı birkaç kez turlayacaksınız. Sağlı sollu dükkanlar o kadar güzel ve canlı ki, bir kez turlamak yetmeyecek.
Midilli ve Sahil
Sahilde gezerken kubbesinin güzelliğiyle dikkat çeken bina Agios Therapon Kilisesi. Midilli’nin en dikkat çeken binası da bu kilise zaten. Ermou caddesini takip ederek Midilli Kalesi’ne ulaşabilirsiniz. Eğer Midilli’deki Türk izlerini görmek isterseniz ara sokaklara girmelisiniz. Yıkılmaya yüz tutmuş, bakımsız kalmış olsalar da Türk kültürünün parçası olan cami ve hamamları görebilirsiniz. Tarihi kalıntıların yanında faal halde birkaç hamam da şehirde mevcut. Midilli Kalesi, şehrin her yerinden görülen ve rahat ulaşılabilen yakınlıkta. Tarihte birçok istilaya uğramış olan bu kale artık sadece konserlere ev sahipliği yapıyor. Aşağı yukarı 2-3 saatte gezebileceğiniz bir yer, başkent Midilli. Ama ada elbette bu kadar değil.
Başkente 1 saat uzaklıkta bulunan Petra adlı yerleşim yeri, plajlarıyla ve küçücük çarşısıyla tipik bir Ege sayfiyesi. Burada bulunan butik oteller fiyat olarak çok uygun. Ama denize sıfır bir tesis Midilli adasının hiçbir yerinde yok. Denizin temiz kalması için muhtemelen. Zira Midilli’de atıkların arıtılmasına özellikle önem veriliyor. Gayet çevreci bir ada.
Petra’ya arabayla 10-15 dakika mesafede bulunan Molivos, taş evleri dar sokakları kalabalık turist kafileleri ile meşhur. Hafta sonu kaçamağı yapmak, biraz kafa dinlemek, yanında eğlenmek de istiyorsanız Molivos iyi bir seçim. Kasabanın en tepesinde bulunan kalenin manzarası muazzam. Yamaç boyunca uzanan taş evler, denizin yeşille buluşması görülmeye değer. Sahil şeridi boyunca sıralanan lokantalardan birine girip yemek yemek isterseniz, size tavsiyem ızgara sardalya ve ahtapot salatası. Görünüşü tüylerimizi ürpertse de ahtapotun tadı muazzam, mutlaka deneyin.
Okuma Önerisi: Bu Yıl Aşkın Rengi “Pembe”
Midilli ve Papados
Midilli’de en çok merak ettiğim yer Papados’tu. Barbaros Hayrettin Paşa’nın doğum yeri olan bu kasabada meşhur bir zeytinyağı fabrikası var, gezilebilir. Zeytinyağını uzmanlarından öğrenmek gerek. Adanın güney sahili boyunca giderken bir uğrak yeri de Promari. Uzonun anavatanı olan bu yerde ünlü uzo markası Barbayanni’nin fabrikası bulunuyor. Bizim Türklerin de en çok tercih ettikleri uzo markası bu. Bence, fazla tatlı olması nedeniyle uzo, rakının eline su dökemez ama zevkler ve renkler tartışılamaz tabi. Promari yakınlarında bulunan Aghios İsidoros plajı adanın en ünlü plajı. Doğal ve temiz bir plaj olduğu için çok beğendim, bir mola da orada vermek gerek. Adayı çepeçevre dolaşırken yol üzerinde bizim Şirince’ye benzer küçük, şirin ve turistik birçok kasaba görmek mümkün. Sıkılmadan sürüyor seyahatim. Yine sahil şeridinde bulunan, Eresos şehrine geliyorum. Bu şehir ünlü şair Sappho’nun memleketi ve lezbiyenliğin çıkış noktası.
İlerlemeye devam ederek Sigri’ye varıyorum. Burada görülmesi gereken yer fosil orman adı verilen taşlaşmış orman. Bunun nedeni ise volkanik püskürme olarak açıklanıyor. Ağaçların üstü volkanik küllerle kaplanmış ve taş gibi bir görünüme bürünmüş. Sigri şehrinin merkezindeki müzede ağaçları yakından da inceleyebilirsiniz. Adanın yeşil örtüsü Sigri’den itibaren yerini ağaçsız, taş örtüsüne bırakıyor.
Mandamados’a Gitmek…
Adanın kuzey istikametini takip ederek ilerliyorsanız, Mandamados yol üstü ilginç bir şehir. Mandıraları çok olduğu için bu ismi almış. Seramik atölyeleri ve bu atölyelerde yapılmış el yapımı seramik hediyelik eşyalar buranın alametifarikası. Ayrıca buradaki Agios Taxiarchis Kilisesi de var. Midilli’nin tarihi yapılarından biri. Ama girişinde neden asılı kalmış bir jet var onu anlayamadım.
Ada maksimum 3 günde tamamen gezilebilecek kadar küçük. Ama ne gördüğüm büyüleyici gün batımını ne yediğim nefis feta peyniriyle süslü grek salata ve sardalyaları ne de Yunan konukseverliğini unutmayacağım.