Gelişmeleri Kaçırma Korkusu : FOMO Nedir?
İnsanlar sanal ortamdaki hareketli görüntüleri, paylaşımları geç görmekten hatta kaçırmaktan korkuyorlar. İnsanların sosyal ortamlarda yer edinme kavramları artık çok önemli olmaya başladı. Fomo gibi sorunlar sosyal medya gibi teknolojik devrimlerle daha fazla ortaya çıkıyor.
Mayıs 2017’de ‘Royal Society For Public Health’ tarafından yayınlanan bir araştırmada, çeşitli sosyal medya platformlarının tüketiminin olumlu etkilerine ek olarak, “Instagram“, “Snapchat” ya da “YouTube” nin olumsuz etkilerini de yayınladı.
Depresyon, kendinden şüphe etmek ve FOMO: Bu yüzden Instagram, bizi son derece mutsuz ediyor:
14 ile 24 yaş arasındaki 1.500 genç ile yapılan ankette şu duygular tespit edildi: yalnızlık, üzüntü ve endişe. Kendilerini bulmaya yeni başlayan, hayalleri olan, planlar yapan ve geleceği dört gözle bekleyen gençler için oldukça zor bir durum bu.
Peki bunun temelinde ne yatıyor?
Sosyal medyanın asıl amacı dünyanın dört bir yanından insanları bir araya getirmek, bilgiyi paylaşmak ve daha ulaşılabilir hale getirmek değil miydi? Sosyal medyanın ruhumuz üzerindeki olumsuz etkisinin dört ana nedenini derledik.
1.Gençler Daha Kolay Etkileniyor
Ergenlik dönemiyle beraber hayatımızın en önemli dönemi de başlamış oluyor: Kendi kendini keşfetme. Ailemizin – Anne ve babamızın, kardeşlerimizin, büyük anne ve büyük babamızın yaptığı her şeyi mükemmel buluyor iken, 10 yaşına doğru dışarıda ne olup bittiğini sorgulamaya başlıyoruz. Diğer insanlar nasıl yaşıyor, keşfedilecek neler var? Bu süre zarfında etrafımızı inceliyoruz. Arkadaşlarımızla daha yoğun bağlantı kuruyoruz ve internette, dünyanın sunduğu şeylere bakıyoruz. “Annelerin ve babaların bakış açılarından kurtulmak” ile “Hala kim olduğumu bilmiyorum” arasındaki durumdayken, genellikle bunu sorgulamadan bize sunulan her şeyi bir sünger gibi emiyoruz.
Birçok insan için, bu kendini keşfetme aşaması, okulun tamamlanmasıyla otomatik olarak bitmiyor – üniversitede bile, çoğu zaman belirli gruplara adapte oluyor, dünya görüşümüzü değiştiriyoruz. Ya da en basiti: “tarzımızı”. Sosyal medyadaki bütün uyaranlarla bu hassas aşamada etki altında kalırsak, rahatsız edici bir öz kimlik tehlikesi oluşabilir.
2. FOMO: Fear Of Missing Out
Bu ne anlama geliyor? “FOMO” kelimesi, bir şeyleri kaçırmanın büyük korkusunu tarif eder. Ve bu korku Instagram gibi platformlarda çok fazla tetikleniyor. İster normal bir haber, ister haber akışı olsun, isterse instagram hikayelerinde ya da Instagram akışında bizi etkileyecek onlarca şey var. Binlerce insanın aktiviteleri ve duygu durumları ile karşılaşıyoruz ve tabi ki bütün gördüklerimizi kendi hayatımızla kıyaslıyoruz. Sonra kendi hayatımızın ne kadar sıkıcı göründüğünü düşünüp üzülüyoruz.
Kendimizden şüphe duyuyoruz ve en kötü durumda ise korkuya kapılıyoruz ve diğer insanların daha güzel ve mutlu bir yaşama sahip olduğunu sanıyoruz. Ancak görüntülerdeki, filtrelenmiş ve optimize edilmiş – ve dolayısıyla gerçeklikle hiçbir alakası olmayan – kısa sürede, binlerce insanın hayatına göz atma imkanı bize çok yorucu ve rahatsız edici geliyor. Sadece tek bir insanın hikayesini görseydik, bir şeyleri kaçırıyor hissi daha az olurdu.
3. FOMO : Çok Fazla Seçenek, Çok Fazla Yorgunluk
Bir Instagram kullanıcısının, bir yıl içerisinde Rihanna’dan daha meşhur olduğunu görünce, şöyle düşünebiliyoruz: “Sen de ünlü olabilirsin. Sen de yapabilirsin. Sen de istediğin herhangi biri olabilirsin” Bu düşünce cazip gelse de, sürdürülebilir ve bilinçli seçimler yapmaktan insanı alıkoyabilir. Üniversitenin ilk sömestri başlar başlamaz “Acaba başka bir şey mi yapsaydım? Mesela bir seneliğine Thailand’a mi gitsem? Yoksa her şeyi bir kenara atıp YouTuberlik mi yapsam?” gibi kararsızlığa itebiliyor.
Sosyal medyanın sunduğu çeşitlilik ve seçenekler, sosyal medyanın gerçek amacını aşıyor ve bizi bir nevi uyuşturup karar verme yetimizi köreltip bizi içinden çıkılmaz bir duruma sokuyor. Çeşitli fenomenler tarafından tetiklenen meşhur olma dürtüsü karşılanmazsa başarısızlık duygusu ortaya çıkıyor, mutsuzluk başlıyor.
4. Karşılaştırma Tüm Kötülüklerin Başlangıcıdır
Akılı telefonumuzun ekranında kumsala uzanmış insanları ve zengin hayatları görünce karşılaştırmak kaçınılmaz oluyor. Ve bu, neden bu kadar zengin, güzel ve başarılı olamadığımız sorusunu gündeme getiriyor. Bunu yaparken, başardıklarımızı ve üstesinden geldiğimiz her şeyi unutuyoruz; Ne kadar yeterli, ne kadar güzel, ne kadar özel ve benzersiz olduğumuzu. Bunları duymaktan sıkıldın mı? Olabilir, fakat lütfen bu insanların fotoğraflarının neredeyse tamamının Photoshoplu olduğunu, ve onlarında kendinden şüphe duyduğunu, hatta başka sorunlarla boğuştuğunu unutmamalısın. Instagramda hayatını mükemmel gibi yansıtan hiç kimsenin hayatı göründüğü gibi mükemmel değil! Size kendinizi kötü hissettiren kişileri takıp etmeyi bırakarak, kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz. Hiç kimse sizden daha değerli değil! Emin ol, hiçbiri göründükleri kadar, algıladığınız kadar kendini iyi ve harika hissetmiyor.
SOS önerimiz: Sadece sizi her zaman iyi hissettiren insanları takip edin.
Yazar : Meyra Y.